“Bone China”… Aman dikkat; sakın kırılmasın! Çünkü çok kıymetli, ışığı geçirgen, sesi ahenkli ,kendi çok değerli, fiyatı da pahalı idi çocukluğumdaki algı. Çin porseleni ne kadar özelse , “Son İmparator” filmi de bir o kadar fenomendi.
Pekin’e 1991’de gittiğimde büyülenmiştim. Çin Seddi’nde yürürken, Pekin Ördeği menüsünün özenle sunumundan, kaldığımız otelden, sokak aralarında yaşadığımızdan çooook farklı hayatlardan etkilenmiştim.
Sonra birdenbire Çin=Ucuz, Çin=Kalitesiz, Çin=Çakma algıları yerleşti zihinlerimize. Çocuklara oyuncak mı alıyoruz hemen bakıyoruz Çin Malı mı diye; birşeyler taklit gibi mi göründü ,hemen inceliyoruz arkasını Çin Malı mı diye… Baktılar olmadı Made In China oldu Made In P.R.C. Hani daha sofistike daha iyi ; ya da China yazmayınca olur diye belki de…
Milward Brown, 2013 yılının marka değeri en yüksek şirketleri açıkladı. İlk 3 sırada Apple, Google ve IBM ile teknolojik hayatımızın vazgeçilmezleri, 4 ve 5.sırada ise FMCG sektörü Mc Donald’s ve Coca-Cola var. Açlığımızı yatıştıranlar kategorisi gibi.
China Mobile ise bu listeye 10.sıradan giriyor (sektörel yakını Vodafone 17.sırada). Ardında ise 8 Çin markasını daha sürüklüyor. Genellikle finans ve enerji şirketleri olsa da ilk 100 içerisinde 9 tane Çin markası var. Birçok “lovemark” şirketin çok çok üzerinde değerlerle hem de.
Marka değeri en yüksek 100 küresel şirketin %10’u Çin’den, ekonomik ve konjonktürel resmi görebilmek için yeterli mi? Markalar için ne diyorsunuz? Markalaşma yatırımları yerinde mi?
Made in China or Made in P.R.C?
Mutluluğun tarifi mutlu kahvaltılar yaptıran McDonalds’da mı; Coca-Cola çadırına girdiğimiz andaki duygularımız mı ya da OMO ile yıkanan elbisesiyle çamura batan kızımızın mı?
Sabah kahvaltısında içtiğimiz DİMES de bizi mutlu kılabilir, akşam yemeğini pişirdiğimiz LUNA da…. Özel günlerimizde bizi mutlu eden şeyler de vardır elbette; bazen ATASAY’dan bir yüzük, bazen bir paket ORKİD…
Haz veren mutluluklara ne demeli? Bir tarafta ALGIDA MAGNUM, öte yanda haz parçası ETİ SÜTLÜ ÇİKOLATA ya da BİSCOLATA erkeklerinden STARZ.
Gülümsemek de bir mutluluk ifadesi değil midir? Siz NUROL GYO’dan aldığınız bir evle mi yoksa dişlerinizi anında beyazlatan SİGNAL’le mi gülümsersiniz?
Mutluluk bazen tek tuşla da olabilir. 15 dakikalık programı olan BOSCH çamaşır makinesi mi, kesintisiz internet sağlayan TTNET mi? Belki de VODAFONE’un akıllı tarifesi güldüren faturalarıyla ya da Garanti Bankası’nın Altın Salı’sı paranıza para katarak… İKEA’daki Axess’e 12 taksitli mutfak da mı sizi mutlu etmedi. Belki bir SAMSUNG Galaxy olabilir mi? Ya bir VOLKSWAGEN PASSAT bunu başarabilir mi? Ya da YANDEX’in promosyonu LAMBORGHINI ……UFO sizi uzaya götürsün olmaz mı?
Ben bu aralar çok reklam seyrettim, sanırım aklım karıştı! Belki de aklım karıştırılmak istendi de o yüzden… Ah bu pazarlamacılar. İletişimciler, reklamcılar …Duyularımızla oynayarak bizi duygularımızla satın almaya yönlendirenler. MUTLU AKÜ kullanınca geçer mi?
Uludağ Sözlük’ten Vantrolog için bir tanımlama “…..genelde oynatıcı iyi doğru dürüst filan, kukla da ahlaksız, yalancı, açgözlü şehvetli falandır….. bazen karışır…kimin kimi oynattığı, kimin karnından konuştuğu”…
İşte Pazarlama Bulbulu ile Marka Bülbülü arasındaki bağlantı da aynı VANTROLOG tadında… Bir tarafta gayet analitik, araştırmacı ve dikkatli Pazarlama Bulbulu diğer yanda markalarla, reklamlarla, kurumlarla, firmalarla etkinliklerle içiçe bir hayatta köprüler kuran Marka Bülbülü.
Bir taraf Finansçıysa diğer taraf Pazarlamacısı… Hangi taraf ne zaman saf değiştiriyor belli değil…. Ya da belli mi?
