Ailece Haftasonu mu(?)tluluğu

Eylül 3, 2013  |  GENEL  |  Yorum Yok

Hayatın akışında; şehrin ortasında, hafta içlerinde tüm aile çeşitli bölgelere dağılıyor haftasonu olduğunda biraraya gelmenin, eve özlemi gidermenin hayalini kuruyoruz. Biraraya gelmenin hayalini kuruyoruz da haftasonlarımızı gerçekten birarada geçirebiliyor muyuz? Birarada olmanın keyfine gerçekten varıyor muyuz?

Kahvaltıdan başlamak üzere elimizde gazetelerimiz ve akıllı cihazlarımız mı var yoksa kahvaltıyı bir buluşma olarak mı görüyoruz? Herhangibir yere yetişmenin telaşı olmaksızın sohbete de doyarak tatlı bir kahvaltıyı hepimiz haketmiyor muyuz?

Cumartesi ve Pazar günlerini 48 saat olarak değerlendirirsek haftasonu faaliyetlerimiz bir yana (spor, kültür-sanat, vs) ailemizle başka neler yapıyoruz? Sonbaharda minik bir doğa yürüyüşüyle mevsimin dönüşümünü, kışın karda ilk ayak izlerini bırakarak yürümeyi, yağmurda çizmelerimizle tüm su birikintilerinde zıplamayı, ilkbaharda mevsimin değişimini gözlemlemek için çiğ tanelerini yakalamayı denedik mi?

Çok kardeşli ailelerde bir ay içinde belli bir günü anne-kız, anne-oğul, baba-kız, baba-oğul günü olarak değerlendirip sadece ortak yapmayı sevdiğimiz herşeyin olduğu bir günü birlikte ama teke tek planlıyor muyuz? O gün içinde sinemaya bile gitsek birlikte seyredip yorumlarımızı birbirimize anlatıyor muyuz? En son bir kitabı birlikte ne zaman okuyup tartıştık, yoksa sadece TV’deki popüler dizilerdeki senaryoları mı konuşuyoruz aramızda?

Ya da sadece arabayı çalıştırıp, navigasyona bağlı kalmadan harita yardımıyla gezmeyi denedik mi? Akıllı cihazlarımızla gün içinde değişik fotoğraflar çekip hiç aile sergisi yaptık mı? Evde define avına ne dersiniz?

Bir Cumartesi günü erkenden kalkıp bulunduğumuz şehrin tarihi yerlerine ya da çarşılarına gidip dolaştığımız oluyor mu? Veya miskin hissettiğimiz çok yağmurlu bir günde halının üstünde gerçek bir ev pikniği denedik mi? Ya da birlikte tencere tava bile çalarak ritim tutup, çocukların seçtiği bir U-tube klibiyle dansetmeyi başarabildik mi?

Çocukların bizim çocuk halimizi de görüp eğlenmenin yaşının olmadığını ve hayallerin sadece dijitale dayanmadığını, aklımızın ve ruhumuzun küçük mutluluklarla da dinlendiğini farklı nasıl gösterebiliriz? Düşünelim mi?

Zamanla Kelime Oyunu

Ağustos 20, 2013  |  GENEL  |  Yorum Yok

Zaman fakiri miyiz, yoksa zamanın efendisi mi olmak esas hayalimiz?
Aman vakti kaçırmayalım derken “ama”ları hep zamana mı bağlamak huyumuz?
Zaman içinde maziye hakim olmak derdimiz de, manayı zamanla bulmak da hep kafamızı kurcalamadı mı?

Azla yetinmeyelim derken zaman azmanına dönüşmek de cabası….

Biz sadece ‘an’ımızı ‘zam’latmak derdindeyiz. Tüm biriktirdiğimiz ve biriktireceğimiz anılarımızla birlikte…..

Biricik kardeşime ithafen…. Bana zaman konusundaki tüm öğretileri için…

Pazarlama Yolunda : Yeni başlayanlara küçük öneriler

Ağustos 19, 2013  |  GENEL  |  Yorum Yok

Pazarlama yolunda ilerlemeye mi karar verdiniz? Gönlünüzü bu alana mı kaptırdınız? Artık entegre iletişim, strateji, planlama vazgeçilmezlerinizden mi? Sponsorlaştırdıklarımızdan mısınız yoksa etkinleştiremediklerimizden misiniz?
Pazarlamayı kariyerinde hem basamak hem de zirve olarak görenlerden misiniz?

Bu yolda ilerlerken başkalarının takıldığı taşlara takılmadan, bu sektöre bir taş eklemek mi hayaliniz? Siz de “bizden”siniz.

İşte yolunuzu açmaya yarayacak küçük öneriler :

1- Ne yapın ne edin işinizi çok çok çok sevin. Masanıza otururken kalbinizi de mutlaka yanınıza alın. Bu iş “kalp” de sizinle gelmeden hiç olmuyor.

2- Önemseyin…. İşiniz, kurumunuz, pozisyonunun, ünvanınız ne olursa olsun önemseyin… Her bilgiyi, her gözlemi, her fikri aklınızın bir köşesinde saklı tutun.

3- Altı duyunuzla birden çalışın. 6. Duyunuza siz karar verin… Pazarı koklamak, hedef kitleye dokunmak, rekabeti görmek, bütçeyi işitmek, başarıyı tatmak artık hiç yetmiyor.

4- Bilgece fikir sahibi olun. Bilgi sahibi olmadan fikir ileri sürmek yerine araştırın, okuyun, arayın. Gelişime açık olun, gözlemleyin, paylaşın. Temsil ettiğiniz marka/ürün/hizmet ne ise onu yaşayın, anlayın, içselleştirin.

5- İçgörü, öngörü ve yöngörünüzü kullanın. Önyargılarınıza yenik düşmeyin! Şirketinizi, sektörünüzü, dünyayı iyi tanıyın. Yönlendirin, şekillendirin.

6- Tekrarlardan kaçının; tutarlılıktan asla! Ritüeller ve klişelerle dolu bir mesleğiniz olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Torunlarınıza anlatacak farklı hikayeleriniz olmalı.

7- Basamaklara ve dönüşlere dikkat edin! Etiketli değil, “etik” yöneticilerden olun. Çalışma arkadaşlarınıza, iş ortaklarınıza, ajanslarınıza saygı ve sevgi gösterin. Basamakları çıkarken de inerken de; keskin virajlara girerken de düz yolda hızla giderken de herkese saygıyla yaklaşın ve içten sevgi gösterin.

8- Dengeyi kaçırmayın! 7/24 bir çalışma tarzı artık hayatınızda ama belli dönemlerde arınmak için kendinize fırsatlar yaratın. Tazelenmek, farklı bakış yakalayabilmek şişmiş kalp, dolu dimağ ve uğuldayan kulaklara birebir….